isterse birleşenler, istemezse birleşmeyenler…(Zavallı Müteferrika)”. Tabii sonrasında bu korku ve zorluğu nasıl aştığını da dile getiriyor. Bu kısma eklediği şiir de, Hocamızın asistan iken yazdığı ve yine mizahi üslupla örülmüş bir Gazel-i Huzûlî’dir. Öbek, Bir Dûçend ü Gazeller başlığı altında da askerlik hatırasını anlatarak mektubuna son verir. Üçüncü mektup, Prof. Dr. Ali Yıldırım’a aittir. Yıldırım, önce tüm Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencilerine seslenir, daha sonra hitabını özelleştirir ve yönünü, klasik Türk edebiyatı alanında çalışacak öğrencilere çevirir. Öncelikle bu yola girmekle zora talip olduklarından, bu sebeple sıkıntılara katlanmaları gerektiğinden bahseder. İkinci olarak bir alanda ihtisaslaşmanın önemli olduğunu belirterek, edebiyata yardımcı felsefe, psikoloji gibi sosyal bilim şubeleriyle de ilgilenmenin gerekliliğinden bahseder. Üçüncü olarak Osmanlı Türkçesini çok iyi bilmelidir. Bundan sonraki iş ise kaynakları iyi tanımak, dönemlerin kronolojik yapısını anlamak ve hafızada tutmak ve karşımıza çıkan bir metni aslından okuyup anlayabilmekten geçer. Sonraki mektup, Prof. Dr. Cemal Kurnaz’a aittir. “Nesillerin rehberliğine inanan” Hocamızın ilk tavsiyesi, yeni çalışmalar yapan neslin, kendilerinden önce gelenlerin izine basarak yürümelerinin, onların emeklerini değerlendirmelerinin, hem nezaket hem de vefa borcu olduğunu söyler. Bu çerçevede söze başlayan Kurnaz, ilk olarak tenkitli metin neşri çalışmalarını başlatan Ali Nihat Tarlan’ı, daha sonra Tarlan’ın yolundan giden önemli akademisyenlerden Mehmet Çavuşoğlu’nu anar ve onların görüşlerinden bahseder. Metin şerhi, tahlili, edebiyat tarihi ve tarihçileri ile ilgili bilgilerin de verildiği bu mektup, araştırmacılar için küçük bir makale gibidir. Sırada Prof. Dr. Cihan Okuyucu vardır ki, tavsiyenin aslında tecrübe aktarımı olduğuna vurgu yaparak söze başlar. “A iki gözüm” gibi samimi hitaplarıyla hoş bir sohbet havasında tecrübelerini aktaran Hocamız, “alet ilmi” ve “asli ilim” tabirleri üzerinde durur. Alanla ilgili metot bilgisi, sahayla ilgili yabancı diller; söz gelimi klasik Türk edebiyatı için Arapça ve Farsça böyledir. Tabii İngilizce bilmenin lüzumu da göz ardı edilemez. Bunlar, “olmazsa olmaz”lardır. Zaman kullanımı ve iş disiplini ise tüm başarıları insanın arkasından koşturan önemli maddelerdir. Yazarak öğrenmek ve araştırma metodunda iyi örnekleri takip etmek de yapılması gerekenlerden… Daha sonra Prof. Dr. İ.Çetin Derdiyok, sorduğu beş soruya cevap vererek tavsiyelerini sıralar: “Klasik Türk edebiyatını öğrenmeye başlayan bir öğrenci ilk olarak neler yapmalı; neler okumalı; kendini ne gibi donanımlarla desteklemeli; öğrencinin bu sahaya bakış açısı nasıl olmalı; öncelikli okuması ve yapması gereken işler ne olmalı?” Verdiği şiir örnekleriyle ve “sevgili meslektaşım” gibi içten hitaplarıyla talebeyi yüreklendiren Prof. Dr. Filiz Kılıç, bu yolun önemine vurgu yapar. Prof. Dr. Gönül Ayan ise 43 yıllık meslek hayatının ardından hiçbir şey için pişmanlık duymadığını, ancak tekrar dünyaya gelecek olsa, tesadüfî değil de daha bilinçli ve istekli bir şekilde klasik Türk edebiyatını seçmeyi arzuladığını belirtir. Ayan, akademik hayata nasıl atıldığını, Hocası Prof. Dr. Haluk İpekten ile yaptığı
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Articles |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Ocak 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012Cilt: 36 Sayı: 2 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.