Haiti kolonyal tarihte üç nedenden dolayı çok
önemlidir: Birincisi, Haiti’nin ilk sömürge adalardan olması ve uzun yıllar
boyunca şeker ve kahve plantasyonları ile Avrupa’yı beslemesi, ikincisi Amerika
kıtasına açılan bir kapı olması ve üçüncüsü ise köleliğin kaldırıldığı ilk ülke
olması ve Afro-Haitililer tarafından bağımsız ilk devletin kurulmuş olmasıdır.
1803 yılındaki köle ayaklanmasının Fransız devriminden izler taşıması da diğer
dikkat çekici bir noktadır ve Haitililerin Fransız devrimi beyannamesine uygun
bir özgürlük istemeleri durumu daha da önemli kılmaktadır. Özgürlük kavramı,
Aydınlanma felsefesi çerçevesinde önemli bir kavram olarak karşımıza çıkarken,
dönemin düşünürlerinin köle ticareti ve kölelerin özgürlükleri konusunda sessiz
kalmaları Avrupa’nın diğer yüzünü göstermektedir. Koloni yarışında geri planda
kalan Almanya’da kolonilere ve özellikle Haiti’ye karşı özel bir ilgi
görülmektedir. Hegel, Humboldt gibi önde gelen düşünürlerin yanı sıra yazarlar
da konuya ilgi gösterirler. Romantik yazar Heinrich von Kleist’ın Haiti
isyanını konu alan “Die Verlobung in St. Domingo” hikâyesine bir gönderme
niteliğindeki Anna Seghers’in “Die Hochzeit von Haiti” hikâyesi, Haiti’li
kölelerin ayaklanmasını özgürlük kavramına vurgu yaparak işler. Biz de bu çalışmada
Aydınlanma dönemi felsefesinin, dönemin köle ticareti karşısındaki tutumunu
gözler önüne serdikten sonra, her iki eserde Haitili kölelerin isyanının nasıl
yansıtıldığını göstermek istiyoruz.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Articles |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019Cilt: 43 Sayı: 2 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.