Öz: 19. yüzyılda yaşamış, daha sonraki kuşaklarca simgeci şiirin öncüsü olarak benimsenmiş olan Baudelaire, 20. yüzyılda da modern şiirin yol açıcısı olarak görülmüş ve dünya ölçeğinde de, şiirin yatağını değiştiren bir dahi olarak yadsınamaz bir etki bırakmıştır. Onun bu etkisi kuşkusuz içine kötülüğü de kattığı bir şiir estetiği yaratmasıyla ilişkilidir. Ailesinin verdiği eğitimle, büyük ölçüde etkisinde kaldığı Hıristiyan- Katolik inancın da etkisiyle, Baudelaire ilk günahla kirlendiğine inanıyor, dünyaya günahkâr olarak geldiğinden kuşku duymuyordu. Bu nedenle, şiirleri okuyucuyu dünyada var olan her türden kötülükle yüzleştirse de aslında kötülüğün dinsel boyutu ve günahla karşı karşıya getirir. Kendi bireysel yazgısında Hıristiyan-Katolik dünyası insanının yazgısını, bu yazgının açmazlarını, çıkmazlarını serimleyen Baudelaire, şiir estetiğini “İyilik ile Kötülük”, “İç sıkıntısı ile Ülkü, “Yeryüzü ile Gökyüzü”, “Tanrı ile Şeytan”, “Cennet ile Cehennem” arasındaki gerilim üzerine kurar. Baudelaire şiirinde “uçurum”, “kuyu”, “çukur” imgeleriyle önemli bir yer tutan cehennem büyük oranda dünya cehennemidir. Tanrı’nın koruyuculuğundan koparılarak düştüğü ve şeytanın oyununa gelerek günaha bulandığı dünya çukurudur. Ama içinde sıkıntıyı yaşadığı bu dünya cehenneminde bir ideal özlemini yaşatmaktan da vazgeçmeyen şair, ulaşılması umulan bir cennet düşünü canlı tutmayı da ihmal etmez.
Anahtar Sözcükler: İç Sıkıntısı, ideal, günah, Tanrı, şeytan, cehennem
Baudelaire accepted as the forerunner of symbolism in XIXth Century is a poet whose poetry taken on a global scale is impressive. His influence is certainly associated with his creation of an aesthetic of poetry in which he includes evil. With the great influence of Christian-Catholic faith in his family, Baudelaire believes that he was corrupted by the original sin and he is sure that he was born as sinful. Therefore, his poems make his audiences face with every kind of evil in the world, but in fact mostly face them with the sin and the religious dimension of evil. In his individual fate, he exhibits the fate of Christian Catholic world’s people and dead ends of his fate, and he constructs the aesthetic of poetry on the tension between “The Good and The Evil”, “The Spleen and The Ideal”, “God and Devil”, “The Earth and The Sky”, ”Heaven and Hell”. The hell which has an important place with the images “abyss”, “well” and “hole” in the poems of Baudelaire is a world hell in large measure. It is an abyss where he fell, having been torn from the divine protection, and where it was soaked with sin. But the poet who continues to nurture an aspiration to an ideal in this world where it is exposed to incurable trouble, do not neglect the other by petting a dream of paradise that he hopes to achieve.
Key Words: Spleen, ideal, sin, God, devil, hell.
19. yüzyılda yaşamış, daha sonraki kuşaklarca simgeci şiirin öncüsü olarak benimsenmiş olan Baudelaire, 20. yüzyılda da modern şiirin yol açıcısı olarak görülmüş ve dünya ölçeğinde de, şiirin yatağını değiştiren bir dahi olarak yadsınamaz bir etki bırakmıştır. Onun bu etkisi kuşkusuz içine kötülüğü de kattığı bir şiir estetiği yaratmasıyla ilişkilidir. Ailesinin verdiği eğitimle, büyük ölçüde etkisinde kaldığı Hıristiyan- Katolik inancın da etkisiyle, Baudelaire ilk günahla kirlendiğine inanıyor, dünyaya günahkâr olarak geldiğinden kuşku duymuyordu. Bu nedenle, şiirleri okuyucuyu dünyada var olan her türden kötülükle yüzleştirse de aslında kötülüğün dinsel boyutu ve günahla karşı karşıya getirir. Kendi bireysel yazgısında Hıristiyan-Katolik dünyası insanının yazgısını, bu yazgının açmazlarını, çıkmazlarını serimleyen Baudelaire, şiir estetiğini “İyilik ile Kötülük”, “İç sıkıntısı ile Ülkü, “Yeryüzü ile Gökyüzü”, “Tanrı ile Şeytan”, “Cennet ile Cehennem” arasındaki gerilim üzerine kurar. Baudelaire şiirinde “uçurum”, “kuyu”, “çukur” imgeleriyle önemli bir yer tutan cehennem büyük oranda dünya cehennemidir. Tanrı’nın koruyuculuğundan koparılarak düştüğü ve şeytanın oyununa gelerek günaha bulandığı dünya çukurudur. Ama içinde sıkıntıyı yaşadığı bu dünya cehenneminde bir ideal özlemini yaşatmaktan da vazgeçmeyen şair, ulaşılması umulan bir cennet düşünü canlı tutmayı da ihmal etmez
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Articles |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 4 Temmuz 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011Cilt: 35 Sayı: 1 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.