Demokrasilerin mevcut olduğu ülkelerde gösteri ve yürüyüş temel bir haktır. Bu hak, anayasa tarafından vatandaşlara tanınmıştır. Demokrasi ile yönetilen ülkeler vatandaşların bu demokratik haklarını korumakla mükelleftirler. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı yalnızca milli güvenliği ve kamu düzenini ihlal gerekçesiyle engellenebilir, onun dışında herkes, önceden izin almaksızın, kişi güvenliğini tehdit edecek herhangi bir unsur taşımadığı sürece toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. İnsan hakları ve siyasi özgürlükler kapsamında değerlendirilen gösteri, yürüyüş ve protesto vatandaşların kamu, kurum, kuruluş ve hükümet hakkında duygu, düşünce ve beklentilerini en iyi ifade etme biçimidir. Dolayısıyla Gösteri ve Yürüyüş Kanuna keyfi bir sınırlandırılma getirilmemelidir. Anayasanın vatandaşlarına tanıdığı bu hak güvence altına almalıdır. Anayasanın belirlediği kurallar dâhilinde izin almadan kullanılabilen ve temel insan haklarından biri olan Gösteri ve Yürüyüşü Kanunu yoruma açık hale getirmeden düzenlenmeli ve yürürlüğe konulmalıdır. Gösteri ve Yürüyüşü Kanunu demokrasinin olmazsa olmazların olup temel bir insan hakkıdır. Bu hakka müdahale demokrasiyi ortadan kaldırmaktır. Oldukça eski bir tarihi olan Gösteri ve Yürüyüşü Kanunu ülkelerin anayasal düzenle geçmesiyle tanınmıştır. Ülkemizde de ilk kez 1909’da düzenlenmesiyle yürürlüğe girmiştir. Bu makale Gösteri ve Yürüyüşü Kanunu’nun Osmanlı Devleti’ndeki uygulamalarını değerlendirmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Askeri Sosyoloji |
Bölüm | Articles |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023Cilt: 47 Sayı: 2 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.